31 Aralık 2011 Cumartesi

ALEX FERGUSON: YAŞ 70 İŞ BİTMEMİŞ

    Bugün ona verilecek en güzel hediyen Old Trafford'da Blacburn Rovers karşısında galip gelip liderliği
ele geçirmek olacaktır.Türkiye'den birçok kişinin de ona bir kutu sakız hediye etmek istediğini de söyleyelim..

29 Aralık 2011 Perşembe

ÖZGÜR ÇEK FENERBAHÇE'DE

2009 yılında Özer Hurmacı için 4,2 milyon euronun yanında İlhan Parlak ve Özgür Çek'i Ankaraspor'a göndermişti.Geçen 3 yıllık süreçte Özgür Çek yeteneğini, potansiyelini ortaya koydu ve birçok süper lig takımının dikkatini çekti ama o yine vazgeçemediği Fenerbahçe formasını seçip, eski yuvasına geri döndü.

Bugün Fenerbahçe kadrosuna baktığımızda belki en kuvvetli yeri olarak sol tarafını söyleyebiliriz.Sol bekte Ziegler, Caner hatta zorunlulukta Uğur Boral, sol açıkta ise Stoch, Caner ve Uğur Boral ve geçen sene o bölgede başarılı maçlar çıkartan Dia..Özgür açısından sol tarafta formayı kapmak biraz zor gibi gözüküyor şu an, hele ki ilk yarıda Stoch ve devrenin genelinde iyi maçlar çıkartan Caner'in performansını düşününce.Ancak Özgür orta sahanın ortasında oynayabilen yetenekli biri ve mutlaka zamanı gelince o forma onun olacaktır.Ayrıca Özgür'ün gelmesiyle beraber sol tarafta bir şişkinlik olduğu aşikar.Bu yüzden 2007 yılından beri sadece Sevilla ve Sivasspor maçlarını hatırladığım Uğur Boral'ın artık Fenerbahçe için miadını doldurduğu kanısındayım..

Son olarak Fenerbahçe'nin transfer politikasına değinmek istiyorum.2003 yazında Daum Fenerbahçe'nin başına geçtiğinde, Fenerbahçe transferde Ümit Milli takım oyuncularına yönelmiş ve takımın uzun süreli iskeleti bu oyuncularda oluşmuştu.Kemal Aslan,Selçuk Şahin,Mehmet Yozgatlı,Mahmut Hanefi,Serkan Balcı,Önder Turacı,Servet Çetin..ve Tuncay Şanlı,Volkan Demirel,Semih Şentürk gibi altyapıdan çıkartılan ve daha önce Fenerbahçe'ye transfer olan oyuncularla ligde şampiyonluklar kazanılmış ve her zaman zirveye oynayan bir takım yaratılmıştı. Fenerbahçe o zaman yapılan bu gençleştirme adımlarının meyvelerini bugün hala Volkan,Semih ve Selçuk gibi oyuncularla yemektedir.

Bugün Aykut Kocaman da aynı hamleleri daha gelişmiş versiyonuyla yapıyor.Baktığımızda stoperde Serdar Kesimal'la, sağ bekte zaten varolan bir Gökhan Gönül'e alternatif olarak yaşı 25 de olsa Orhan Şam'la, orta sahada Alper Potuk'la, sol tarafta Özgür Çek'le Caner Erkin'le ve hatta yabancı olarak sol tarafta Stoch'la ileri uçta Bienvenu ile ve altyapıdan çıkartılan Mert Günok, Okan Alkan, Gökay İravul, Berk Elitez ve Recep Niyaz'la uzun yıllar takımın iskeletini oluşturacak kadro arayışı peşinde olduğunu gösteriyor.Hatta şike soruşturması sebebiyle Moskova'ya gitmese Emenike'nin bu iskeletin önemli bir oyuncusu olacağını söylemek yanlış olmaz.Evet Daum zamanında bu iskelet için tutmayan Kemal Aslan,Mahmut Hanefi gibi oyuncular da olmuştu doğal olarak.Yine olacaktır ancak planlar ve atılan adımlar Bank Asya'ya düşürülse bile Fenerbahçe için doğru adımlardır.Bana göre küme düşme durumunda 3 yabancıyla oynayacak olan takım yerli kalitesini yükseltiyor olması ve eğer ki düşme gerçekleşmezse lig için ve gelecek yıllardaki avrupa kupaları adına güçlü bir yapı oluşturuyor olması izlenen politikanın uzun vadede doğru adımlar olduğunu gösteriyor.

25 Aralık 2011 Pazar

ALPER POTUK FENERBAHÇE'DE


Alper Potuk...Lig Tv'nin haberine göre Eskişehirspor prensipte Fenerbahçe ile anlaşmış. 3 milyon euro bonservis ve kiralık olarak 2 oyuncu karşılığında anlaşıldığı söyleniyor.

Alper 20 yaşında ve orta sahanın ortasında oyunun çift yönünü oynaması itibariyle Türk oyuncu olarak büyüklerin iştahını kabartan bir oyuncu.Sezon başında Şenol Güneş istemiş ancak Eskişehirspor'la olan Halil Altıntop transferi konusundaki rekabetten bu transferin hayal olduğunu görmüştük.Fatih Terim'in de son zamanlarda onu istediği konuşuluyordu ancak Fenerbahçe ile anlaşmış tabi Alper'in, kulübünün menfaatleri doğrultusunda davranması ve Eskişehirspor'un Fenerbahçe ile olan yakın bağlarının bu transferde önemli rolü olduğu aşikar.Herneyse futbol dışı konulara girmeye gerek yok, çünkü biz sadece futbolu konuşuyoruz.

Emre Belözoğlu'nun yaşının 31 olması ve sürekli eleştirilen bir Selçuk Şahin ve tecrübesiz Gökay İravul Fenerbahçe'nin orta sahasının üç Türk oyuncusu.Emre ve Selçuk'un sözleşmeleri sezon sonunda bitiyor ve sözleşmeleri uzatılacaktır da ancak performans ve gelecek açısından bakıldığında Alper Potuk transferi 'cuk' diye oturmuştur diyebiliriz.6 yabancı şartı nedeniyle Baroni ile oynamadığımız zaman zaten bahsetmeye gerek duymadığımız bir Selçuk Şahin yetersizliği vardı orta sahada, bunun üzerine Emre'nin bu sene birkaç maç hariç ligin ilk devresinde genel olarak verimsizliği düşünülürse Alper ilaç gibi gelecektir ve son 2 sezondaki kendisini geliştirme potansiyeline bakınca da üstüne fazlasını da koyacak gibi duruyor olması bu transferin doğruluğunu gösteriyor.Fenerbahçe maçında kötü bir Eskişehirspor olsa da Emre'yi maç boyunca zorlamış ve takımı adına sivrilen oyuncu olmuştu Alper.Bugün Emre'ye çok iyi partner olabilecek, yarın da Emre'nin yerini alacak bir oyuncu transferi yaptık.Her ne kadar ortalıkta Fenerbahçe Sezer'i oynatmıyor Özer'i bitirdi, Alper'i de yok edecekler gibi yorumlar dolaşsa da Sezer ve Özer'in mevkisi itibariyle Alex varken o takımda forma bulamayacağını bilmeleri gerektiğini söylemek istiyorum.Özetle, Alper Fenerbahçe'nin yıllardır sorunlu olduğu orta sahanın ortasına bugün ve gelecek adına yapılmış çok iyi bir transferdir.

Hoşgeldin Alper Potuk..

19 Aralık 2011 Pazartesi

EN İYİ KENDİ KALESİNE GOL


Hong Kong liginde Citizen AA forması giyen Festus Baise kendi kalesine attığı bu golle şöhreti yakalamıştır sanırım

EN İYİ PREMİER LİG GOLÜ


  The Guardian yaptığı ankette Johan Elmander'in Bolton Wanderers formasıyla Wolverhampton'a attığı bu gol Premier Lig tarihinin en güzel golü seçildi..

18 Aralık 2011 Pazar

DÜNYANIN EN İYİSİ BARCELONA

   Barcelona, Brezilya ekibi Neymar'lı, Ganso'lu, Elano'lu, Edu Dracena'lı Santos'u Xavi,Fabregas ve Messi'nin 2 golüyle 4-0 yenerek dünyanın en iyisi oldu.Zaten beklenenin dışında bir sonuç olmadı ama Barcelona'nın evrenin en iyisi olduğunu kabul etmeyen Pele'ye de, en iyi olduklarını ispatlamışlardır sanırım.

Burası Premier Lig

Sadece bizde olmuyormuş bu tarz durumlar.Dün Wolverhampton maçında 70.dk.da golü atan Crouch sevinirken atılan bira şişesi..Tek farkı biz de rakı şişesi olması.

HAMİT ALTINTOP'UN REAL MADRİD SİFTAHI

 
Dün gece Ramon Sanchez Pizjuan'da Sevilla Real Madrid'i ağırladı. R.Madrid'in 6-2 kazandığı maçta C.Ronaldo hattrick yaparken, 86.dk.da oyuna giren Hamit Real Madrid kariyerindeki ilk golünü attı.

17 Aralık 2011 Cumartesi

1914 1.Dünya Savaşından Futbola Dair

  İki hafta önce Belçika'nın Ypres kasabası yakınlarında Avrupanın üst düzey dört kulübünün genç oyuncuları, 1914 yılında başlayan 1.Dünya Savaşının Noelinde oynanan futbol maçını onure ettiler.

  Bu Noel Ateşkes Turnuvası (Christmas Truce Tournament) premier lig yetkilileri tarafından düzenlendi.Turnuvaya İngiltere'den Manchester United, Almanya'da Borussia Dortmund, Belçika'dan Racing Genk ve Fransa'dan Lens ekiplerinin U-12 takımları katıldılar.

  Turnuvanın final maçında M.United, B.Dortmund'u 3-0 yenmiş.Sonucu ve kazananı turnuvanın anlattıkları açısından pek de önemli değil.Bu turnuva için M.United ve Celtic'in efsane forveti ve şimdiki M.United altyapı yöneticisi Brian McClair demiş ki : ''bence bu turnuva futbolun, taraflar ve insanlar arasında iyi bağlar inşa ettiğini göstermesini anlamamız açısından açısından çok önemlidir''. McClair ile aynı fikirdeyim ne kadar rekabet,yarışma,kazanma güdüsü olsa da bu oyun ortak bir çatı yaratıyor ve cazibesi ile insanları etkisi altına alıp düşmanlıkları unutturabiliyor.Tabi futbolu sadece futbol olarak algılayıp bunun bir eğlence olduğunu kavrayabilenler için futbol böyledir, holiganlar, fanatikler için böyle demek  pek de mümkün değil..

16 Aralık 2011 Cuma

Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi Kuraları

  Şampiyonlar Ligi ile başlamak gerekirse Milan-Arsenal ilk göze çarpan kura diyebiliriz ama bence en zevkli eşleşme Napoli-Chelsea.Bu yılın sempatik takımı Kıbrıs Rum takımı APOEL ise Lyon ile eşleşti.Buraya kadar gelmeleri bile onlar için bir masalken, çeyrek final için umutlarını yine taze tutuyorlardır diye düşünüyorum.Kağıt üzerinde en dengeli eşleşme olarak gördüğüm Zenit-Benfica eşleşmesinde ise Benfica'yı favori görsem de o zamanki koşullar turun hangi tarafa gideceğini gösterecektir.Marsilya-İnter eşleşmesinde ise adayım İnter.Her ne kadar formsuz olsa da toparlanma aşamasında olan İnter ilk maça kadar çok daha iyi bir duruma gelecektir ve turu bırakmayacaktır.Basel, Münih'i zorlayacaktır ancak Barça ve Real Madrid'den sonra şampiyonanın favorisi olarak gördüğüm Münih tur biletini kapar.

Lyon, Chelsea, Milan, Bayern Münih, Barcelona, Real Madrid, Benfica, İnter
    UEFA Avrupa Ligine gelince temsilcilerimiz daha iyi kuralar çekebilirlerdi.Beşiktaş geçen yılın sürpriz finalisti Braga, Trabzonspor ise Türk takımlarının abonesi Psv Eindhoven ile eşleşti.

  Braga'nın defansı ile çok ön planda olduğu biliniyor zaten ancak Quaresma,Pektemek,Fernandes gibi ayaklarıyla BJK'nin ilk maçı deplasmanda oynamanın da vereceği avantajla turu geçeceğini düşünüyorum fakat son 16'da Lazio-A.Madrid eşleşmesinin sonucu onları fazlasıyla zorlayacaktır, yavaş yavaş toparlanan A.Madrid ve Avrupa Liginde gruptan zor da olsa çıkan Lazio Şubat ayında daha toparlanmış olacaktır kanısındayım.Ancak yine de unutmamalı o günkü koşullar her türlü sonucu doğurabilir.

  Trabzonspor açısından bakınca bir açıdan iyi bir açıdan kötü bir kura oldu.Neden? Çünkü bugüne kadar Türk takımlarının Philips Stadından çıkardığı en iyi sonuç Ekim 2007'de Fenerbahçe'nin aldığı 0-0 lık sonuç, diğer tüm maçlarda takımlarımız sahadan boynu bükük ayrıldılar.İç sahada PSV'ye karşı daha iyi sonuçlar alan takımlarımızın deplasman karnesinin kötü olması sonucunun PSV-Trabzonspor eşleşmesinde de farklı işlemeyeceği kanısındayım. Trabzonspor'un Avni Aker'de ilk maçta alacağı sonuç çok önemli, eğer maç Eindhoven'a kalırsa, bence Trabzonspor'un bu seneki avrupa serüveni burada sonlanır.

11 Aralık 2011 Pazar

NEDEN OLMUYOR MOURİNHO?

  Dün gece bir 'el clasico' daha birkaç ufak farklılık dışında yine aynı senaryo ile bitti.. 

  Real Madrid son derece hırslı olduğunu ilk 20 dakikadaki yoğun presiyle gösterdi.Barcelona ise her zamanki gibi sakin,pasını yapmaya çalışan bir görüntüdeydi, her ne kadar ilk 20dakikada Real presiyle bu pas trafiğini fazlasıyla tıkamış olsa da sabırları onlara galibiyeti getirdi.Ancak Guardiola biliyordu ki bu pres,baskı 90 dakika süremezdi ve sürmedi de.İlk saniyelerde gelen gol Real'i fazla heyecanlandırdı sanırım,bu heyecan daha da arzulu,istekli oynamaya itti ama sahaya istenilenleri yansıtamadılar.Gerek Ronaldo gerek Alonso,maç içinde dengesiz olan Di Maria,formsuz Mesut ve o takımda ne işi olduğunu anlayamadığım Khedira, Real adına etkisizdiler.Pepe ve Ramos da araya atılan paslar da hareketli Barça oyuncularını durduramadılar tabi Messi,İniesta  ve Sanchez'in sürekli hareket halinde olmaları da cabası.Hızlı hücumlarla gol bulmayı amaçlayan Real de Lass ve Benzema dışında o hızlı ataklar da verimli olabilecek oyuncu dün gece yoktu,özellikle Ronaldo'nun verimsizliği Real'in skor üretememesinin ana sebebidir.Karşı tarafta Messi ilk golde yıkılmayıp pozisyonu zorlayıp golü attırması ibrenin yine Barçadan olacağını gösteriyordu sanki.

 Her zamanki el clasicolardan farklı olarak Barcelona bu sefer uzay futbolunu oynadı diyemeyiz ama Real'in golü yedikten sonra yine kazanamayacağız psikolojisine bürünmesi Barçanın işini daha da kolaylaştırdı.Bir nevi bizdeki Fb-Gs derbilerinde Gs'nin golü yedikten sonra yaşadığı kazanamayacağız psikolojisi gibi.Hatta dün gece Real daha 30.saniyede golü bulunca hafta içindeki Gs-Fb derbisini hatırlayıp Real de bu sefer başaracak diye düşünmedim değil ama olmadı..Son derece formda bir Real, bu sezon deplasman karnesi kötü olan Barça karşısında yine istediğini elde edemedi.Barcelona da kazanarak farkın açılıp yarıştan kopmadı.

  Mourinho..seversin ya da nefret edersin,onun için ortası yoktur.Oynattığı futbol da keza öyledir ya sevilir ya nefret edilir.Kimilerine göre Modern futbol katili kimilerine göre kazanmanın anahtarıdır.Gittiği her takımın yapısına,bulunduğu ligin tarzına kendi felsefesini de ekleyerek başarıları yakaladı.Onun sisteminde arkanıza asla bakmayacağınız bir kaleci, 2 sağlam stoper, mücadeleci ve topu kullanabilen orta sahalar ve bitiriciliği yüksek bir forveti vardır.Gol yememek onun için ilk şarttır ve biliyorki yemezsem,bir şekilde atar kazanırım, kazanamazsam da kaybetmem onun prensibiydi.
  Porto'da bunu çok iyi oturttu ve kendisini dünyaya tanıttı.Chelsea'ye geldi Deco, Carvalho, Bosingwa ve P.Ferreira'yı getirtip şampiyonlar ligi şampiyonu olamasa da Premier ligde şampiyonluklar tattırıp, Chelsea'ye evinde yenilmezlik serileri yaşattı.İnter'e gitti kendi felsefesini 'catenaccio' ile birleştirip İnter'e yıllar sonra tarihi başarıları yaşattı.Ve Real Madrid..Gittiği her takımda 2.yılında büyük başarıları yaşamış olan Jose,Real'de ilk senesinde Ş.liginde yarı final, ligde 2. olan bol gol atan bir Real Madrid oluşturdu.Real Madrid'e ilk geldiğinde dediği gibi antrenörler de kendini değiştirmeli gittikleri yere uyum sağlamalıydı.O bunu çok iyi biliyordu ve gittiği yerlerde sadece kendi felsefesini benimsetmeyip, önce takıma,lige,yapıya uyum sağlayıp daha sonra kendi felsefesiyle birleştiriyordu.Real'de de sağlam stoper hattını oluşturup, mücadeleci ve yaratıcı orta saha yapısını kurdu her ne kadar Khedira bunun istisnası olsa da.Forvette bitiricileri de Higuain ve Benzema'ydı ve bu sefer extra bir gücü de var C.Ronaldo.Takım La Liga'nın ve Real Madrid yapısın getirdiği bol atma özelliğini fazlasıyla gösteriyor. Savunma anlamında da iyi ve daha da iyi olacaklar.Ancak Barcelona'ya karşı bir şekilde olmuyor ve görünüş kolay kolay da değişmeyecek gibi.Anlamadığım nokta ise 8 el clasico yaşayan Mourinho neden her el clasicoda aynı sistemle Barçayı yenmek için çabalıyor?Neden İnter'de yaptığı gibi burda da yapamıyor anlayamıyorum.8 maçta da aynı sistemle değişen birşey olmadığına göre Mourinho Barcelona'ya karşı oyun sistemini değiştirmeyi düşünmesi gerekmez mi??? He bi de Coentrao sağ tarafta olmuyor be hocam.Nuri de gelsin kapsın artık şu formayı Khedira'dan..

 

Toulouse'un Son ''Umut'''u

Geçen hafta Lyon'a attığı golün güzelliğini unutturmadan,bu hafta attığı golün önemiyle yine karşınızda Umut Bulut..
  Umut,antrenmanlarda çalışılmış duran top organizasyonunun son adamı olarak bitirici vuruşu yapıp son dakikada attığı golle takımına üç puanı getirdi.E 2haftadır gol atan bir Umut hakkında Türkiye'de sosyal medyada övgüler yağıyor doğal olarak ama malum biz eldeki futbolcunun veyahut başka birşeyin değerini elimizdeyken değil,elden çıktığında değerli görürüz..Bunun örnekleri çok ve daha da olmaya devam edicektir de..

10 Aralık 2011 Cumartesi

El Clasico

                            Fotoğraf ilk 'el clasico'dan.Bakalım bu akşamki el clasico nelere kadir olacak..

9 Aralık 2011 Cuma

DERBİNİN ARDINDAN

Son yıllardaki maçlara bakınca Galatasaray daha önce hiç bu kadar baskılı ve istediğini yapabilen bir şekilde olmamıştı.Evet hep arzulu ve istekli oynuyorlardı hatta öne de geçiyorlardı ancak maçın sonucunda Fb bir şekilde istediğini alabiliyordu ancak bu sefer Gs çok iyi hazırlanmış ve ilk 20dk.da bu sefer kazanacağını göstermişti. Fb adına söylenecek çok şey var. Bilica, Bienvenu, Emre ilk yarıdaki 2-0lık skorun sorumluları diyebiliriz.Yaptıkları pas hataları golleri yememize sebep oldu zaten aşırı baskılı oynayan Gs defansını önde kuruyordu, topu kazandığında olumlu kullanamazsanız golü yemek kaçınılmaz olur.İlk yarıdaki 2-0lık sonuç yine iyi sayılabilir,eğer Volkan gününde olmasaydı 7Aralık da hafızalara kazınacaktı. 2.yarıdaki Stoch ve Semih hamlesi Fb adına belki birşeyleri değiştirebilirdi ancak Fb adına maçın kırılma anı olan Stoch'un direkten dönen topu ve ardından akılalmaz bir eşleşme hatasıyla (Bilica Caner'i tutunca)Melo'nun golü geldi ve maç bitirdi.Ondan sonra oynanan dakikalarda dikkate değer birşey yoktu son dakikadaki gol haricinde.

  Sonuç olarak Gs son derece moralli artık,ellerindeki kadro çok yeterli olmasa da burası Türkiye ligi unutmamalı. Fb'de işler her hafta daha da kötüye gidiyor Aykut Kocaman devre arasına bir an önce girmeyi düşünüyor ama unutmamalı ki bu sene,geçen seneden farklı olarak 2haftalık bir ara olacak. Bu arada hem transferde hem de takımın üzerindeki ölü toprağını atmada iyi değerlendirmeli Fb. Özellikle Gökhan Gönül, Emre ve Alex eski formuna kavuşması gerek, Serdar Kesimal defansa monte edilmeli ve Aykut Hoca en büyük yeniliği kendinde yapmalı ve bu takımı ürkek oynatmaktan vazgeçmeli


7 Aralık 2011 Çarşamba

Lille-Trabzonspor


   Ülke futbolu adına çok önemli bir maç ama derbi havası bu maçın önüne geçiyor.Bu da çok doğal derbiyi Trabzonspor'un hayati maçıyla aynı güne koyan,ülke futbolunun patronu TFF bile bunun farkında değilken kime ne diyebilirsiniz ki.Herneyse Trabzonspor'un galibiyeti veya CSKA Moskova'nın İnter'i San Siro'da yenememesi durumunda Lille deplasmanından alınacak bir beraberlik dahi Trabzonspor'u ikinci tura yükseltmeye yetecek.Kaos içindeki futbolumuzun bu başarıya çok ihtiyacı var.HAYDİ UŞAKLAR başarın şunu be..

GALATASARAY-FENERBAHÇE

 Ülke futbolunun en büyük maçı.Her ne olursa olsun,ister futbolumuz dibe vursun ister o gün başka bir Türk takımı avrupa kupalarında ülke futbolu adına hayati bir maça çıksın hiç farketmez çünkü GS-FB derbisi dünyanın en iyi üç derbisindendir herşeyin önüne geçer.Bu sefer şartlar biraz farklı.Şike skandalı sonrası herşeyle mücadeleye girişen bir Fenerbahçe ve Ünal Aysal'la beraber her branşta daha emin ve doğru adımlar atmaya başlayan Galatasaray..
  Dedik ya şartlar bu sefer biraz değişik diye,ülke futbolunun içinde bulunduğu kaos derbi heyecanına biraz gölge düşürmüş gibi ama biz yine de bu heyecanı yaşayacağız.Her ne kadar 21.45'teki Trabzonspor maçı daha önemli olsa da.Gelelim takımlar için derbinin önemine:Galatasaray kazandığı takdirde liderliği ele geçirecek.Fenerbahçe ise kazandığı takdirde puan farkı altı olacak ve 2012'ye lider girmeyi nerdeyse garantileyecek.Beraberlik ise Fenerbahçe'nin işine gelecektir keza Aykut Kocaman Ankaragücü maçından sonra bu duruma değinmişti.Zamanında Zico'nun Chelsea maçından önce dediği 'bir maçın olası üç sonucu var ve bunlardan ikisi işimize yarıyor,avantaj bizden yana' sözü bugün tam da FB için uygundur her ne kadar lig uzun bir maraton olsa da bu maçın sonucunun sadece puan olarak değil,sonrasında psikolojik olarak da iki takıma yansıyacak sonuçlarını düşününce,kaybetmemenin neden önemli olduğunu anlayabiliyoruz.

  Maçta mücadele yüksek seviyede olacaktır ama gelgelelim futbol kalitesi öyle olur mu?kimse buna kolay kolay evet diyemez.Fb'de Emre ve Volkan zaten Arena stadına saatlerini kurmuş şekilde gidiyorlar,ufacık bir terslikte patlamaya hazırlar.Gs tribünleri ise yenilecek bir golde ayrı bir tehlikeyi oluşturuyorlar.
  Takımları inceleyecek olursak Galatasaray, defans kurgusunda bu sene gayet başarılı gözüküyor ve ilk 11de direkt oynayabilecek dört stoperi var.Terim bugün tercihini Ujfalusi ve G.Zan'dan yana kullanacaktır kanısındayım.Beklerde ise Eboue tarafından savunmada ve hücumda sorun olmayacaktır ancak H.Balta için aynı şeyleri söylemek mümkün değil.Orta sahada Selçuk takıma tam anlamıyla oturamadı kanısındayım ama onun bir ara pası Baros'u,Elmander'i golle buluşturmaya yeter.Melo ise Gs adına Sabri'nin yokluğunda takımın ateşleyicisi olur diyorum.4-4-2 oynayacak GS'de en büyük sıkıntı sol kanatta kimin oynayacağıdır.Yabancı sorunu nedeniyle Riera kulübede olur,Emre Çolak en uygun aday gibi duruyor ama Terim'in ne yapacağı belli olmaz.İleride Baros ve Elmander, Fb'de Aykut hoca Serdar Kesimal sürprizi yapmazsa Bilica'nın oynayacağı düşünülürse Fb adına büyük tehlike olur.Tabi Terim'in 4-4-2den vazgeçip Baros'suz sahaya çıkıp Ayhan ve Riera takviyesiyle garantici oynayabileceğini de unutmamalı.

  Fenerbahçe'de ise Volkan sakin kalmayı başarabilirse Fb Arenadan istediğini alacaktır.Defansta ise Bekir'in sakatlanması yabancı sorununu doğurdu bile.Eğer Serdar oynamazsa (ki bence bu maç zamanı değil ilk defa Fb forması giymesi için)Bilica olacak ve bu da Stoch'a kulübe yolunu gösterecek.Gökhan Gönül formsuz ama Ankaragücü maçının ilk yarısında eski Gökhan'ı biraz olsun anımsattı,maçın derbi olduğunu da düşününce Gökhan'dan daha fazlası gelecektir.Orta sahada ise Fb'nin bariz bir üstünlüğü var.Fb gerek kanatlardan gerekse ortadan pozisyonlar üretebiliyor ve Caner'in oynayacağını düşünürsek,Gs zaten zayıf olan kanat organizasyonlarında kısır kalacaktır.Sağ tarafta ben Dia'nın oynayacağını düşünüyorum çünkü Gs'nin en zayıf bölgesi sol tarafı ve bu bölgeden Dia ile maden yaratabilir Fb.Bienvenu'nün deplasman performanslarını düşününce çok birşey beklenmez belki ama ağır bir Gökhan Zan onu da yıldız yapabilir.Ankaragücü maçında kaleyi şutlarla bombalayan Fb,Gs'nin iyi savunmasını düşününce bu yola da sıklıkla başvuracaktır ve sanki Ankaragücü maçı bunun bir provası gibiydi.Ve son olarak ALEX bu sene çok görmedik onu,daha çok kaos içindeki,zor durumdaki takımı dengede tutmaya, saha dışı liderliğiyle takımını ayakta tutmaya çalışıyor ancak bugün onun günü ve sahneye bir kere çıkması bile zaferi getirebileceğini o da biliyor.

  Sonuç olarak skoru az,mücadelesi, heyecanı ve tansiyonu yüksek bir derbi olacaktır.Fb gol yemediği sürece sadece şut dener ve defansif anlamda garantici oynar ama gol yerse o zaman sağdan,soldan ve ortadan herşeyi deneyecektir.Gs sağlam savunmasına güvenip Fb'yi kilitler,orta sahada ligin en iyi pas yapan takımı Fb'yi durdururlarsa uzun bir aradan sonra Fb galibiyet yaşayacaktır.

5 Aralık 2011 Pazartesi

CAMPEON BOCA JUNIORS

  3 yıllık hasretten sonra dün gece Arjantin açılış ligi Apertura'yı Banfield'ı 3-0 yenerek bitime 2 hafta kala şampiyon bitirdik.Ezeli rakip River Plate'in olmadığı ligde şampiyon olmak bana o kadar tat vermiyor ama son yıllarda beklenen performanstan uzak kalmak,2008'den beri şampiyonluk hasreti çekiyor olmak, şampiyonluk tadını çıkarmamıza engel olamazdı tabi.Kaptan Roman Riquelme sakat olsa da her zaman olduğu gibi 'La Bombonera' tıklım tıklım dolmuş.Fotoğrafları görünce bu statta bir gün maç izleme hayalim yine kabardı, bir gün inşallah...
NOT:Fotoğraflar için http://www.photogamma.com/archivo_por_evento.php?deporte_id=1&torneo_id=1309&evento_id=3137

Umut Bulut Gol (Lyon-Toulouse)

35'te sakatlanan Riviere'nin yerine giren Umut, 68'de füzesiyle Stade De Gerland'da sessizliğe yol açmış.Maçı 3-2 kaybetseler de yazdık bunu hafızalara.

BENITEZ-PSG ?

   PSG'nin performansının son zamanlardaki düşüşü, teknik patron Antoine Kombouare'nin şaşalı kadroya sahip PSG'yi yönetemediği dedikodularına yol açmıştı. Al-Jazeera'nin haberine göre, Rafael Benitez Kombouare'nin yerine geçeceğini söylemiş.Bu rotasyon delisi Rafa PSG'ye geçerse, PSG'nin Katar'lı sahipleri transfer piyasasını yine altüst ederler.E malum Rafa hiçbir zaman bir önceki ilk onbiriyle maça çıkmadığı için dahasını ister Katar'lılardan.

4 Aralık 2011 Pazar

Phil Jones

   İlginç bir adam..Stoper de oynar,sağ bek de oynar,ön libero da oynar.Topu iyi kullanır hücuma katkısı yüksektir ama topu alıp tek başına gidince,kendini bir hücum oyuncusu zannettiği an geride bıraktığı boşluk takımın dengesini bozuyor ve Manchester United'ın başına büyük belalar açabiliyor.Ferguson'un Carrick ve Fletcher'ı dahi üst düzey bir oyuncu haline getirdiği düşünülürse,Phil Jones'un çok daha üst seviyede bir yıldız olabilmesi için büyük umutlar beslemek pek de hayalcilik sayılmaz.Bunu, dün Aston Villa'ya Villa Park'ta attığı golün takımına 3 puanı kazadırmasıyla gösterdi.

Doktor Socrates' in Vedası

   Babamın dediğine göre futbolda zamanın kızılbaşıymış Socrates ama zaman akıp geçiyor ve herkes gibi o da zamana,zamanın getirdiklerine yeniliyor.Geçtiğimiz ağustos ayında da hastaneye kaldırılmış ama atlatabilmişti o zaman.Ancak 1982 ve 1986 Dünya Kupalarında Zico ile beraber Brezilya'nın gözbebeği olan Socrates, dün 57 yaşında Sao Paulo'da hayata gözlerini yumdu.

3 Aralık 2011 Cumartesi

Fenerbahçe-Ankaragücü

  Ligin 13.haftasında lig lideri Fenerbahçe'nin Saraçoğlu'ndaki konuğu ligin dibindeki Ankaragücü'ydü.Finansal sorunları yüzünden transfer yasağı olan Ankaragücü kısıtlı kadrosuyla lige tutunmaya,ne koparırsam kardır mantığıyla bir an önce devre arasına girmeye bakıyor.Fenerbahçe de derbi öncesi kayıp vermeden derbiye lider gitmeyi planlıyor,evinde oynamanın verdiği avantajla maça özellikle Stoch'u kullanarak atak başladı.
  İlk dakikalar da Fenerbahçe fazlasıyla atak oynuyor hatta defansını orta sahada tutuyordu ancak maçın ilk ciddi pozisyonu Güven'in ara pasıyla Fenerbahçe defansının arkasına sarkan Turgut Doğan'ın pozisyonu harcamasıyla gerçekleşti.Maça arzulu ve istekli başlayan Fenerbahçe 18.dk.da maç başında beri etkili bindirmeler yapan Ziegler'in pasıyla klasik Stoch golünü yine atıp takımını öne geçirdi.Fenerbahçe'de Özer sağ açıkta görev almasına rağmen sahanın her yerinde varolmaya çabalıyor,doğal olarak bu da onu fazlasıyla yoruyor ve top ayağına geldiğinde de etkili kullanamamasına sebep oluyor.Bu durumu 29.dk.da bomboş pozisyonda kalecinin üzerine çektiği şutuyla bizlere tekrar gösterdi.Kapasitesi,yeteneği o şutu rahatlıkla köşeye gönderebilecek düzeyde ama bir şekilde kendisini gösteremedi gitti.Fenerbahçe'den gitse eminim ki ikinci bir Burak Yılmaz vakası olur Özer.41.dk.da tartışılan Özer'in kaybettiği topla Ankaragücü yine kontraya çıktı ama bu sefer topu kaptıkları gibi defansın arkasına sarkan Turgut'a atmayıp,topu daha organize kullanarak Murat Duruer ile golü buldular.
  
 Aykut hoca ikinci yarıya Özer'i çıkarıp Semih'i alarak başladı.Semih'in de bu sezonki formsuzluğu ile kendisini Bienvenu'nün arkasında bulması da bence normal, hoş Bienvenu çok mu iyi diye sorarsanız orasıda ayrı bir muamma. Ankaragücü de ikinci yarıya Ergin Keleş ve Tisdell ile klasik Ziya Doğan yapısına aykırı bir takım ile ikinci yarıya başladı ki maçın Ankaragücü adına kırılma anları olarak gördüğüm 45. ve 49. dakikalar arasında üç net pozisyon buldu ama değerlendiremediler.Bu pozisyonlar Fenerbahçe defansının zayıflığını derbi öncesi Fenerbahçe adına en büyük handikap olacağını gösterdi.Maçın kırılma anlarında verimli olamayan Ankaragücü yine Bienvenu'nün pasıyla topu alan Baroni, füzesiyle skoru iki yaptı ve hemen ardından yine yine yine Stoch,şansın yardımıyla üç pozisyonda da Fenerbahçeli futbolcularda kalan top onun ayağından filelere gitti.

  

  Semih değişikliği sonrası sağ tarafta oynamaya başlayan Bienvenu geriye yardım etmeyince Gökhan Gönül çok zorlandı ve hala eski formundan çok uzaklarda olduğunu bu maçta da gördük.Keza Ankaragücü Fenerbahçe'nin sağ kanadından getirdiği iki topta da Ergin'in kafa vuruşlarıyla etkili oldu ve birinde golü bularak son 10 dakikaya umutla girdiler ancak 67.dk.da Alex'in yerine oyuna giren Dia,Gökhan Gönül'ün çektiği şut onun ayağına gelince maçı bitirdi.
   Sonuç olarak ilk yarıda taraftarını tatmin eden Fenerbahçe ikinci yarıda oyun anlamında pek olumlu gözükmedi ancak şansının da yardımıyla maçta üç puanı aldı ancak derbi öncesi pek de iyi sinyaller vermedi.Özellikle defanstan topla çıkarken Bekir,Yobo ve Selçuk fazlasıyla pas hatası yaptılar,Gökhan hala formsuz,Emre ve M.Topuz derbi için olmazsa olmaz.Aykut hocanın da dediği gibi 4gol atmış olmak son haftalardaki gol sorunu adına iyi bir gelişmeydi ancak defansif anlamda Ankaragücü gibi bir takımdan yenilen 2gol verilen 5gollük pozisyon endişelendirici.Derbide daha sabırlı ve kontrollü bir Fenerbahçe olacaktır. Galatasaray'ın uzun zamandır kazanamaması onları daha iştahlı ve heyecanlı yapacağından sabır ve kontrol Fenerbahçe'ye maçı getirecektir diye umuyorum.

2 Aralık 2011 Cuma

Lucas Ocampos

  Dedikodular Manchester United'ın River Plate'in yıldız adayı Lucas ile ciddi şekilde ilgilendiği yönünde.Habere göre Real Madrid ve Chelsea de Arjantin U-17milli takımının formasını giyen Lucas ile ilgileniyor ancak River Plate pek satma eğiliminde değil,hatta kısa bir süre önce İnter'den gelen teklifi reddetmişler.Ancak River Plate'in Arjantin 2.liginde yaşadığı finansal sorunlar nedeniyle Lucas'ın satışı kulüp için büyük bir kaynak kapısı,bu da transferin gerçekleşme ihtimalini arttıran bir sebep.14 milyon pound karşılığı Old Trafford'a gelmesi beklenen Lucas,Giggs'in yerini doldurmak için en büyük aday gibi gözüküyor.

EURO 2012

  Az önce kura çekimi yapıldı ve yine bir ölüm grubu ile bir 'al birini vur ötekine grubu' daha bir şampiyonada izleyenlerin karşısında olacak..
  A grubunda Polonya, Yunanistan, Rusya ve Çek Cumhuriyeti ilk 2 için kapışacak.Neresinden bakarsanız bakın bir Avrupa Şampiyonası grubundan çok,bir şampiyona eleme grubu gibi.Bu gruptan çıkacak ilk 2 çeyrek finalde direkt eleneceklerdir.Favorilerim Rusya ve Yunanistan
  B grubu nam-ı diğer ölüm grubu.Her zamanki gibi Hollanda yine ölüm grubunda ve her zamanki gibi yine gruptan çıkacakları kanısındayım.Almanya ise bence turnuvanın favorisi,oynadıkları oyun,geniş kadrosu ve istikrarlı turnuva takımı yapısıyla bu sefer başaracaklardır.Portekiz ve Danimarka'ya ise yarışmaya katıldıkları için başarılar dileyeceğiz.
  C grubu tartışmasız İspanyolların liderliği ile bitecektir.İtalya ve Hırvatistan yapacakları maçla kaderlerini tayin edecekler,İtalya elemelerde çok başarılıydı ancak grubunun kolaylığını unutmamak gerek.Hırvatistan 2008de gruplarda Almanya'yı yenmiş ve sürprize imza atarak grubu lider bitirmişti ve bence bu sefer bu sürprizini İtalya karşısında yapacak ve gruptan 2. olarak çıkacaklar..İrlanda her zamanki gibi bir arkadaşa bakıp evine geri dönecektir.Favorilerim İspanya ve Hırvatistan
  D grubu ise İngiltere-Fransa tarihi rekabeti bu sefer şampiyonada yaşanacak.Ancak ikisinin de işi İsveç ve Ukrayna karşısında kolay olmayacak.Zlatan İbrahimoviç grubun kaderini hem ülkesi hem de Fransa ve İngiltere adına tayin edecektir.Favorilerim İngiltere ve İsveç%51/Fransa%49


Fact or Fiction:Yaz Transfer Döneminin Galibi Tottenham ?

 Fact or Fiction ingiltere'de her cuma yayınlanan premier lige etki eden durumları konu edinen bir spor programı.Bu haftaki programında yaz döneminde transferin kazananı olarak Tottenham görülebilir mi konusu tartışıldı.
 Fact (gerçek): Matt Hackenmiller diyor ki: Tottenham iki önemli bölge için transfer yapması gerekiyordu, kale ve forvet.M.City'den Adebayor'u kiralayıp onunla skor üretip,Brad Friedel ile de skoru korumayı planlıyorlardı.Keza sezon içinde de gördüğümüz üzere Friedel defansta dengeyi sağlayıp Adebayor ile ileride gol ve asistleri ile takımın kazanma alışkanlığa katkıda bulunacaktı zaten.Bu iki büyük transfere bir de geçtiğimiz yıl premier ligin en iyi oyuncusu seçilen yaz döneminde adı Fenerbahçe ile de anılan Scott Parker'ı da alarak,ilk hedefte amaçlarını zirve olarak gösterdi Tottenham.
 Fiction (kurgu):Moruk lakaplı Earl Reed ise diyor ki:Evet Tottenham sezona çok iyi bir giriş yaptı ancak uzun maratonda hangi pozisyonda olacağını zaman göstericek.Yaz transfer döneminin galibinin Tottenham olmadığı kanısında.Scott Parker'ı bunun istisnası olarak görüyor.Friedel ve Adebayor akıllıca transferler ancak Friedel'ın yaşının 41 olduğunu Adebayor'un yüksek maaşını ve kiralık olduğunu,eğer ki Adebayor alınacaksa sezon sonunda yüksek bir bütçe ayrılması gerektiğini unutmamalıyız.Ve son olarak uzun vadede Scott Parker (31) da kalıcı çözüm niteliğinde değil.
 Bunun aksine uzun ve kısa vadede Newcastle United daha başarılı trasnferlere imza atmıştır.Bakıldığında Demba Ba(26) ücretsiz transfer edilmiş, Lille'den Yohan Cabaye(25)alınmış.İnter'den Davide Santon(20) ve Manchester United'dan Obertan(22) 3,4 milyon pounda Newcastle'a getirilmiştir.Kaliteli isimlerle yapılan deneyimli oyuncularla takımı gençleştirme uzun vade için başarılı.Hatta kısa vadede bile Newcastle'ın bunun meyvelerini topladığını görüyoruz.
 Bence her ne kadar uzun vade için önemli transferler yapmış olmasa da Modric ve Bale gibi iki müthiş yeteneği hala elinde bulundurmakta.Daha da önemlisi bu iki ismi rakiplerine kaptırmayıp elindeki kozları karşı tarafa vermemekte Tottenham.Sezona bakınca iç sahada ve dış sahada rakiplerini birer birer avlamakta ve Manchester'lıların hemen arkasında nefesini hissettiriyor ancak eğer şampiyonluk istiyorlarsa (iki Manchester ekibini görünce bu çok zor)mutlaka onlara karşı birebirde üstünlük kurmaları gerek.
 Peki ya sizce yaz transfer döneminin galibi Tottenham mı?
Not: epl talk kaynak alınmıştır

kandilli rasathanesi napoli raporu


  Geçen hafta şampiyonlar ligi A grubu maçında Napoli, evinde Manchester City'i ağırlamıştı.Maç bildiğiniz üzere 2-1 ev sahibi lehine bitmişti.Resim ise 90dk boyunca San Paolo'da neler olup bittiğini özetler nitelikte.İlk golde stadı sallamış napoli taraftarı,golü yediklerinde fırtına öncesi sessizliğe bürünmüş ve yine Cavani 50.dk da bu sefer tüm şehri sallamış..

27 Kasım 2011 Pazar

Sahaya Adım

Blog adını spontane bir şekilde koyup blog dünyasına adım atmış bulunuyorum.Futbol oynamış olmanın da verdiği deneyimlerle özellikle futbol alanında yazılarımla bundan sonra sizinle olacağım.yorumlarınızı,eleştirilerinizi bekliyorum hadi bakalım