25 Ocak 2012 Çarşamba

İBB-FENERBAHÇE: BARCELONA ÜTOPYASI

 Olimpiyat stadında oynadığı her maçı sıkıntılı geçen Fenerbahçe son zamanlarda yükselen performansının verdiği umutla ligdeki 1000.galibiyetin peşindeydi. Cumartesi günü Kayserispor maçında kazanan kadro bozulmamış 4-6-0 sistemi ile sahada Barcelonavari bir dizilimdeydi takım. İbb'de ise Abdullah hocanın ayrılışından beri denge sağlanamamış hafta sonu kazanılan Manisa maçında dahi 3-0dan maç 3-2ye gelip tehlike çanları çalmıştı. Kısacası maça Fenerbahçe son zamanlardaki duruma bakılarak net favori olarak çıkıyordu


 Maç başlar başlamaz şansın da büyük yardımıyla topun bilardo misali kaleye gitmesi Fenerbahçe adına maçın seyrini tamamen değiştirdi. Evet gol yersiniz bu gayet doğaldır ancak mücadele etmeme hakkınız yoktur hele ki Fenerbahçe'nin içinde bulunduğu şu süreçte buna hiç hakkı yoktur. Herneyse İbb Doka ile soldan sakatlığının etkisini hala atlatamamış Gökhan'ın tarafından sürekli pozisyonlar buldu ancak kah Doka'nın bencilliği kah Volkan'ın harika kurtarışlar yapması ilk yarıda farkın açılmasını önledi. Orta sahada bir ara topa hakim oldu Fenerbahçe ancak pozisyon üretmek adına hiçbir çaba sarfedilmedi. Malum Emre'nin son zamanlardaki performansı ortada, buna M.Topuz ve Caner'in de etkisizliği eklenince hücumda yokları oynadık. Forvetsiz oynuyorsanız yaratıcı oyuncuların kötü,verimsiz oynama lüksü yoktur, eğer olursa sonuç bugünkü gibi mağlubiyet oluyor. İlk devre boyunca bulunan tek pozisyonun kaleci Oğuzhan'ın hatasından gelmesi Fenerbahçe adına hücumdaki tablonun halidir. Defans hattında ise durum hücumdakinden pek de farklı değildi. Ziegler son derece formsuz, Gökhan sakatlığın psikolojisinden kurtulamamış, orta sahanın tel tel döküldüğü durumda bütün yük Yobo'nun üstüne binmişti, e malum partneri de Bilica..

İkinci yarıya ise Barcelona hayranı Aykut hocanın yine Barcelona misali nasıl Abidal stoperde oynuyorsa Ziegler de oynar deyip, Gökhan ve Bilica'yı çıkarıp Bienvenu ve Orhan Şam'ı alarak başladı ve ilk 10 dakika bu sistem tutmuş gibi de gözüküyordu. Keza yine Alex dehası ile duran toptan gol yaratıldı, golü atan ise ilk yarının en kötülerinden Emre'ydi. Ancak golün de verdiği gazla takım geride büyük boşluklar vermeye başladı ki unutulan iki şey vardı Doka ve Visca..Keza golden sonra ikinci gol için yüklenen Fenerbahçe Ziegler'in stoper oynadığını unutması ve takımın topluca hücuma çıkmasından geri dönüşlerde sorun yaşaması İbb'nin iki hızlı kanat oyuncusu Doka ve Visca'nın tam da istediği bir durumdu ve bunu da attıkları diğer iki golde ve birçok pozisyonda gösterdiler. Tek stoperle oynadığımız ikinci yarıda verilen birçok pozisyon hücumda yine istenilen düzeye ulaşamamak mağlubiyetin habercisi oldu. Maçın sonlarına doğru Alex ile golü bulduk ancak bu golün tabelada farklılık yaratmaktan başka bir etkisi olmadı.

Bir Olimpiyat hikayesi daha hüsranla bitti ve bugün izlediğimiz Fenerbahçe o kadar kötü futbol oynadıki açıkçası maçı izlerken bir an önce bitmesini istedim çünkü verdiğimiz her pozisyon aynı şekildeydi. Visca yada Doka'ya atılan toplarla çizgiye in dışarı çıkar veya öndeki Webo'ya atılarak gol bulma çabaları..Bütün maç boyunca bu duruma bir çözüm bulmamak Aykut hocanın bugünkü başarısızlığıdır. Devre arası yapılan müdahalelerle stoperde Ziegler fikri ise sanırım bir daha asla düşünülmeyecektir ve düşünülmesin de. Bir takım kaybeder ama maçiçindeki mücadelesi o gün için takım adına söylenen olumlu birşey olur ancak bugün takımın artıları adına söyleyebileceğimiz hiçbirşey yok. Takımın eksileri ise gayet bol, açıkçası sınıfta kalmak tabiri tam da bugüne uygun. Ama en büyük eksi Aykut hocanın denemeye çalıştığı Barcelona tarzı saha içi kurgusu,oyuncu dizilimi kaybetmekteki en büyük faktör.

 Ve her yazımın sonunda adını anmadan geçemediğim Moussa Sow..Bir an önce gelsin. Gelsin de takımın sahaiçi kurgularıyla gereksiz yere oynanılmasın her ne kadar sakatlık faktörünün de bunda etkisi olsa da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder